Yaklaşık 3-3,5 aydır erasmus için İtalyada'yım. Arada farklı ülkeleri ziyaret ettim ama akdeniz ülkeleri olduğu için insanı, tarzı benzer gelmişti. Alghero'dan 19 aralık 2014'te yolaçıkmaya karar verdik. Daha havaalanında gate'de insan tipleri, konuşmalar değişmeye başladı. Benim için yeni bir ülke gezmenin en eğlenceli taraflarından biri de o ülkenin genel karakteristik özelliklerini incelemek. Konuşmaları, yüz hatları, kemikleri... Bir anda alışmış olduğum Türk ve İtalyan koyu ten, koyu saçlı tipler gitti, sarışın upuzun tipler geldi. İtiraf etmeliyim ki kadınlarının çok değişik bir güzelliği var. Uzun saçlar, uzun boy, renkli iri gözler. Baktırıyorlar yani.
Slovakya'nın resmi ve tek dili Slovakça. Benim dışarıdan gözlemime göre italyanca-ispanyolca-fransızca vs. bazı avrupa dillerinin benzerliği gibi diğer avrupa ülkelerinin dilleriyle bir benzerliği yok. Ay ben bir kaç dili şurdan burdan biliyorum muhabbeti birazcık tahmin ederim diyemiyorsunuz çünkü bildiğin çok farklı konuşuyorlar. (zaten çok da lazım değil :))
İtalya'dan (hele ki alghero'dan) ilk olarak Bratislava'ya indiğimizde donmaya başladık direkt olarak. Hava +5 derece miydi neydi. O sırada bilmiyorduk ki onlar iyi günlerimizmiş, 16 günlük gezimizin sonunda +5 dereceye oh hava sıcakmış demeye başladık.
İlk işimiz havaş (evet, hala havaş diyorum burda bile) bileti almak oldu. Diğer Avrupa ülkelerine göre baya ucuza bir bilet aldık. Direkt olarak merkez tren istasyonuna gidip bavullarımızı emanete verdik ve gezimize start verdik. Bu arada genel olarak Avrupa'ya göre ucuz bir şehir. Zaten Orta Avrupa'da minik sayılabilecek bir alana sahip. Havaşı, yemekleri, bavul emanet ücreti, otobüsleri, özellikle sigarası Avrupa geneline göre ucuz.
Gelelim şimdi de nereleri gezdik...
Bratislava Kalesi/Bratislava Castle
İlk yolculuğumuz Bratislava manzarasını çok güzel görebileceğimiz kaleyi ziyaret etmek oldu. Merkezden çok uzakta değil, yürüyerek gittik ama o soğuğa alışmamış akdeniz insanları için biraz zor bir yürüyüştü. Ama o sırada çevreyi inceleyerek, keşfederek yürümek bizim için daha keyifliydi. Neyse, sonrasında kaleye geldik. Daha önceden kafamda canlandırdığım Bratislava'dan çok daha farklı bir manzara çıktı karşıma. Hep küçük bir şehir olduğunu duymuştum ama o an manzarayla karşılaşınca büyülendim ve beklediğimden çok daha iyi bir şeyle karşılaştım! Önümüzde mükemmel manzarasıyla şehri ikiye ayırmış Tuna nehri, köprüsü, köprüsüne anlam katan UFO, şehri bir tarafındaki modern yapılar, diğer tarafındaki tarihi yapıların harmanlanması... Her biri ayrı güzeldi. Bazı şehirlerin panoramik görüntüsü çok sıradandır, fazla etkilemez ama bu kaleden görülen açı ve şehir silüeti mükemmeldi! Özellikle akşamüstü saatleri. Slovakya'ya gidecekseniz mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri.
UFO
Sonraki durağımız şehrin silüetine büyük bir etkisi olan Ufo'ydu. Buraya taksiyle gittik çünkü köprünün tam üstünde, oraya otobüs gidip gitmediğini tam bilmiyorduk. Bizim asıl amacımız Ufo'daki restaurantta bir şeyler yiyip içmekti. Fakat oraya bile giriş yapmak için girişte panoramik manzara ücretini vermeniz lazım. Öğrenci olduğumuz için 4 euro civarında bir şey verdik, normal 6 euro gibi bir ücretti. Sonrasında hakettiğimiz panoramik görüntü için asansöre bindik, merdivenlerden geçtik falan. Merdivenler insanın biraz başını döndürüyor. Son olarak en üst katta panoramik görüntünün, şehir manzarasının olduğu yere geldik ve fotoğraflarımızı çekip manzaranın keyfini çıkardık.
Sonrasında çıkar çıkmaz zaten restaurant sizi karşılıyor. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel restaurantlardan biri. Tam bir uzay mekiği gibi 360 derece tüm şehri görebilirsiniz. İster Tuna Nehri manzarasına karşı, ister kaleye karşı manzarınızı seçebilirsiniz. İçeride loş ve şık bir ortam var. Ortada yine 360 derece dönen bir bar, bir taraf cafe bir taraf restaurant olarak kullanılıyor. O kadar güzeldi ki, eğer orda yaşasaydım her türlü özel günümü orda kutlamak isteyebilirdim :) Bu kaliteye göre de fiyatları uygundu. 5 euro civarında bir kek yedim ve tadı da çok lezzetliydi. Günün yorgunluğunu burda manzarayı izleyerek attık.
Ufodaki en ilginç yer de (sanırım buna bir daha kolay kolay rastlayamam) tuvaletinin önünün de full cam olması ve tüm manzarayı görüyor olmasıydı. Bina o kadar yüksek ki buna cesaret edebilmişler.
Slovakya hakkında ansiklopedik bilgiler;
Bratislava Kalesi/Bratislava Castle
İlk yolculuğumuz Bratislava manzarasını çok güzel görebileceğimiz kaleyi ziyaret etmek oldu. Merkezden çok uzakta değil, yürüyerek gittik ama o soğuğa alışmamış akdeniz insanları için biraz zor bir yürüyüştü. Ama o sırada çevreyi inceleyerek, keşfederek yürümek bizim için daha keyifliydi. Neyse, sonrasında kaleye geldik. Daha önceden kafamda canlandırdığım Bratislava'dan çok daha farklı bir manzara çıktı karşıma. Hep küçük bir şehir olduğunu duymuştum ama o an manzarayla karşılaşınca büyülendim ve beklediğimden çok daha iyi bir şeyle karşılaştım! Önümüzde mükemmel manzarasıyla şehri ikiye ayırmış Tuna nehri, köprüsü, köprüsüne anlam katan UFO, şehri bir tarafındaki modern yapılar, diğer tarafındaki tarihi yapıların harmanlanması... Her biri ayrı güzeldi. Bazı şehirlerin panoramik görüntüsü çok sıradandır, fazla etkilemez ama bu kaleden görülen açı ve şehir silüeti mükemmeldi! Özellikle akşamüstü saatleri. Slovakya'ya gidecekseniz mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri.
UFO
Sonraki durağımız şehrin silüetine büyük bir etkisi olan Ufo'ydu. Buraya taksiyle gittik çünkü köprünün tam üstünde, oraya otobüs gidip gitmediğini tam bilmiyorduk. Bizim asıl amacımız Ufo'daki restaurantta bir şeyler yiyip içmekti. Fakat oraya bile giriş yapmak için girişte panoramik manzara ücretini vermeniz lazım. Öğrenci olduğumuz için 4 euro civarında bir şey verdik, normal 6 euro gibi bir ücretti. Sonrasında hakettiğimiz panoramik görüntü için asansöre bindik, merdivenlerden geçtik falan. Merdivenler insanın biraz başını döndürüyor. Son olarak en üst katta panoramik görüntünün, şehir manzarasının olduğu yere geldik ve fotoğraflarımızı çekip manzaranın keyfini çıkardık.
Sonrasında çıkar çıkmaz zaten restaurant sizi karşılıyor. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel restaurantlardan biri. Tam bir uzay mekiği gibi 360 derece tüm şehri görebilirsiniz. İster Tuna Nehri manzarasına karşı, ister kaleye karşı manzarınızı seçebilirsiniz. İçeride loş ve şık bir ortam var. Ortada yine 360 derece dönen bir bar, bir taraf cafe bir taraf restaurant olarak kullanılıyor. O kadar güzeldi ki, eğer orda yaşasaydım her türlü özel günümü orda kutlamak isteyebilirdim :) Bu kaliteye göre de fiyatları uygundu. 5 euro civarında bir kek yedim ve tadı da çok lezzetliydi. Günün yorgunluğunu burda manzarayı izleyerek attık.
Ufodaki en ilginç yer de (sanırım buna bir daha kolay kolay rastlayamam) tuvaletinin önünün de full cam olması ve tüm manzarayı görüyor olmasıydı. Bina o kadar yüksek ki buna cesaret edebilmişler.
Slovakya hakkında ansiklopedik bilgiler;
Slovakya, bir Orta Avrupa ülkesidir. Yüzölçümü 49.035 km2
dir. Soğuk savaşın sona ermesi ve Batı ve Doğu Bloklarının birleşmesiyle
Avrupa’nın merkezinde bir konum kazanmıştır. Slovakya’nın batıda Avusturya ve
Çek Cumhuriyeti, kuzeyde Çek Cumhuriyeti ve Polonya, doğuda Ukrayna ve güneyde
Macaristan ile sınırı bulunmaktadır. En uzun sınırı Macaristan (515 km) en kısa
sınırı Ukrayna (90 km) iledir. Başkent Bratislava ülkenin batısında, Tuna nehri
kıyısında yerleşik olup, Viyana’ya yaklaşık 60 km, Budapeşte’ye 200 km ve
Prag’a 330 km. uzaklıktadır.
Slovakya’da Tuna Nehri’nin haricinde önemli sayılabilecek
akarsular Vah ve Hron nehirleridir.
Orta Avrupa iklim kuşağında bulunan Slovakya, yazları sıcak
ve nemli, kışları ise soğuk ve bol yağışlıdır.
Slovakya’da ortalama sıcaklık yaz aylarında 20, kış
aylarında ise 0 derece civarındadır. Sıcaklık yaz aylarında 35 dereceye kadar
yükselebilmekte, en soğuk aylar olan Ocak ve Şubat’ta ise -5 ile -10 dereceye
kadar düşebilmektedir.
2005 sayımına göre toplam nüfus 5.380.053’tür. Başkent
Bratislava’nın nüfusu 425.155, önemli kentler Kosice’nin 235.006, Banska Bystrica’nın 111.419, Zilina'nın
85.000’dir.
Nüfusun % 85,7’sini Slovaklar, % 10.8’ini Macarlar
oluşturmaktadır.
Nüfusun %68,9’u kendisini Romen Katolik kilisesine bağlı
olarak tanımlamaktadır. %13 dinsiz olduğunu, %6,93 Luteryan, %4,1 Rum
Katolik, %2 Kalvenist olduğunu
açıklamaktadır. Slovakya’da Müslümanların sayısı 5.000 civarındadır. İkinci
Dünya Savaşı öncesinde sayıları 90.000 olan ve kıyıma uğrayan ya da göç eden
Yahudilerden geriye bugün yaklaşık 2.300 kişi kalmıştır.
Resmi dil Slovakçadır. Çekçe ve Lehçe ile birlikte Hint
Avrupa grubunun Batı Slav dilleri ailesine mensuptur. Çek ve Slovaklar
birbirlerinin lisanını anlayabilmektedirler.
Slovakya’nın yönetim şekli Parlamenter demokrasidir.
1 Ocak 1993 tarihinde bağımsız bir devlet haline gelen
Slovakya, ülkenin 2004 yılında önce NATO’ya, ardından AB’ne üye olması
sonrasında ekonomik açıdan büyük bir gelişme kaydetmiştir. Bir önceki Dzurinda
Hükümeti sırasında, 2001 yılında özellikle makro ekonomik istikrarın sağlanması
ve yapısal reformların gerçekleştirilmesi amacıyla yürürlüğe konulan
uygulamalar, son yıllarda sonuçlarını vermiş, Slovakya AB ülkeleri içinde en
fazla büyüme gösteren ülkelerden biri olmuştur.
Slovak ekonomisinin bu gelişiminde, ülkenin AB fonlarından
sağlamakta olduğu katkıların yanı sıra özellikle son birkaç yıl içinde ülkeye
büyük ölçeklerde yatırımlar gerçekleştiren Volkswagen, Peugeot-Citroen ve KİA
gibi başlıca otomotiv kuruluşları ile Sony, Samsung gibi elektronik eşya
üreticisi kuruluşların ihracata yönelik üretimleri önemli rol oynamıştır.
BAŞKENT BRATİSLAVA
Slovakya’nın Başkenti ve en büyük şehri olan
Bratislava, ülkenin batı sınırına yakın,
Viyana’nın 50 km kadar doğusunda yer almaktadır. Şehrin toplam nüfusu yaklaşık
425.000’dir. Tuna Nehri’nin kıyısında yer alan şehir hem Avusturya’ya hem
Macaristan’a sınırdır. Dünyada bu şekilde iki devlete sınırı olan sadece iki
şehir bulunmaktadır.
Bratislava, Parlamentosu, devlet binaları, üniversiteleri,
müzeleri ve tiyatroları ile Slovakya'nın siyasi, ekonomik ve kültür merkezidir.
Slovaklar, Almanlar, Macarlar, Avusturyalılar, Çekler ile Museviler şehrin
geçmişinde güçlü izler bırakmıştır. Bratislava kozmopolit ruhunu hala muhafaza
etmektedir. Şehir her yıl çok sayıda festivale ve ticari sergiye ev sahipliği
yapmaktadır.
Yüzyıllar boyunca Macar ve Alman kontrol ve etkisinde kalan
kenti Macarlar Pozsony, Almanlar da Pressburg olarak adlandırmaktadır. Mohaç
savaşının ardından Budapeşte’nin ve Macaristan’ın büyük bölümünün Osmanlı
İmparatorluğu’nun kontrolüne geçmesiyle Macar Kralları 1563 ve 1830 yılları
arasında Bratislava’da taç giymişlerdir.
Kentin sembolü olan Bratislava Kalesi ilk kez 907 yılında
bir Slav savunma şatosu olarak inşa edilmiştir. Kale, 1741 yılında
Bratislava’da taç giyen İmparatoriçe Marie Theresa’ya da ev sahipliği
yapmıştır. Uzun yıllar harabe halinde kalan kale İkinci Dünya Savaşından sonra
restore edilmiştir.
Kaynakça: http://bratislava.be.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=121322
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder